Hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz.

İletişim için adminiubkfk@gmail.com.

13 Mart 2007 Salı

...mai...

Derinlerden sesler gelmeye başlamıştı bile. Bu ani gelişlerini pek önemsemedi, arada sırada gelirlerdi ve alışmıştı artık onlara. “Dostlarım” diyebilecek kadar alışmıştı. En umulmadık, en alışılmadık ama bir o kadar da özlenen zamanlardan geliyorlardı. Birazdan gideceklerdi, o yüzden bıraktı onları kendi hallerine, tadını çıkarabilsinler diye…

Eliyle garsonu çağırıp kadehini uzattı. “Bir tane daha!” demeyi de ihmal etmedi. Etrafındakiler şaşkınlıkla –ve belki de acımayla—baktılar yüzüne. “Yeter artık, daha içme.” dedi bazıları ama o umursamadı. “Bırakın…” dedi sadece, üçüncü paketini açıp bir sigara daha yakarken, “Bırakın beni.” Sigarasının dumanını içine çekerken alakasız bir şarkı mırıldanmaya başladı. Bu sırada kadehi ağzına kadar doldurulmuş şekilde geri geldi. Bu gece kaçıncıydı hatırlamıyordu, ama zaten dokuzuncudan sonra saymayı bırakmıştı. Muhtemelen on ikinciydi ya da belki daha fazla?


“Ne önemi var ki?” diye düşündü. Bu gece tanrılarla beraber içiyordu aslında, yanındakilerle değil. Onların doyumsuz arsızlıklarını paylaşıyordu. Önemli olan buydu. O bunları düşünürken derinden gelen sesler daha sık, daha şiddetli duyulmaya başlamıştı ve günler sonra ilk defa şaşırdığını fark etti. Biten sigarasının ardından bir tane daha yaktı. Sesler artık kulaklarını tıkayacak kadar yüksek geliyorlardı ama aldırmadan kadehinden bir yudum aldı. Tüm parasını bırakıp gidecekti muhtemelen ama zaten onun için gelmemiş miydi? Boşversindi, bu gece tanrılarla içiyordu.

İkinci nefesini çekmeye yeltendi ama sesler izin vermiyorlardı. Güm güm güm güm… Göğsünden dışarı akmışlardı artık. Acı dayanılmazdı ve zihni iyice bulanmıştı. Bastırmak için hiç uğraşmadı çünkü yararsız olduğunun bilincindeydi. Gözleri karardı ve sessiz bir çığlık attı olduğu yere yığılırken. Etraftan adının haykırıldığını, yardım istendiğini, ellerin kendine uzandığını hissetti belli belirsiz. Sesler artık etrafını sarmıştı, sarılmışlardı ona. O da uzanıp dostlarına sarıldı.

Zaman durmuştu ya da o öyle hissediyordu. Bilmiyordu. Dostları dışındaki tüm seslerin gittiğini fark ettiğinde gözlerini açtı. Önünde nereye uzandığı belli olmayan karanlık bir uçurum, hemen kenarındaysa oturmuş eğlenen insanlar gördü. Sessizce yanlarına yürüdüğünde hissetti o olağanüstü ihtişamı. “Bu gece bizimle içmenin şerefine.” dedi aralarında tüm heybetiyle oturan kadın ve o anda tüm kadehler kaldırıldı. “Ölümüne!” dediler hep bir ağızdan. O da kadehini kaldırdı ve boşluktaydı artık. Hepsini bir kerede içti süzülürken. Dostları yanındaydı, kendisini bırakmayı hiç istemiyormuşçasına sımsıkı sarılmışlardı. Onlara gülümsedi rüzgar çıplaklığını örtmeye çalışırken. Sonrasında karanlık sular kucakladı onu. Boğulurken parçalanmış kadehini tutan elini kaldırdı ve son kez araladı dudaklarını : “Ölüme!”

Ezgi Elif İnceleme

Devamını okuyun...>>