Hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz.

İletişim için adminiubkfk@gmail.com.

9 Haziran 2006 Cuma

Kuşak Farkı

"Evladım, otur şöyle karşıma, seninle konuşacaklarım var."dedi Orhan Dede dokuz yaşındaki torununa. Ufak Burak gitti, dedesinin karşındaki koltuğa bir çırpıda oturdu ve ellerini önünde kavuşturarak dedesinin nasihatlarını sıkıntı ile dinlemeye hazırlandı.

"Evladım.. Burakcığım.. Biliyorum büyümek istiyorsun ama ufacık bir çocuksun henüz ve benim gözümde hep öyle kalacaksın. Bu yaptıkların ne kadar doğru sence?"

"Dede, bu konuyu babam için de konuşmuştuk.Yalnızca içimden geliyor ve yapıyorum.Yaşıtlarımdan on sene daha ileride bir zekaya sahip olmak veya tüm dünyadaki sanatçıların hayal gücünün toplamından daha fazla bir hayal gücüne sahip olmak suç mu?"


"Hayır evladım, elbette suç değil. Bu yaptıkların da benim gözümde suç değil ama devletin ve diğer insanların gözünde suç. Bak sana on beş yaşında yaptığım bir şeyi göstereyim." dedi ve yavaşça bastonuna dayanarak koltuğundan kalktı. İçeri gitti ve içeriden bir dolabın açılma kapanma sesleri, bir şeylerin karıştırılma sesleri duyuldu. Ardından Orhan elinde, üstü örtülü, kare bir cisimle torununun yanına geldi.

"Bak..." örtüyü açtı ve ortaya kırmızı renklerle yapılmış soyut bir resim çıktı."...şu koyu ve kuru olan babamın kanı...Daha açık ve sonradan eklenmiş gibi duran şu kırmızılık ise annem...Bunun guaj boya olduğunu idda ederek en iyi soyut resim ödülünü almıştım lisede...

" Burak "vaaay" diyerek oturduğu yerden kalktı ve dedesinin sanat eserini yakından incelemeye başladı. "Dede sen benim idolümsün ve gerçekten seni örnek alıyorum..." Bu sırada elini pantolunun arkasına attı ve dev mutfak bıçağını çıkarmaya başladı. "...bunu yapmak zorunda olduğum için üzgünüm ama senin gibi olmak istiyorsam...yapmalıyım." dedi ve bıçağı dedesine fırlattı. Dedesi ise çoktan bastonunu eline almış ve baston ile bıçağı çelmişti. "Seksen beş sene yaşayınca sevgili torunum...insan bir şeyler öğreniyor." dedi ve cümlesini tamamlar tamamlamaz evin içine büyük bir gürültü ve barut kokusu yayıldı. Bastonun ucundan çıkan saçma kurşunlar küçük Burak'ın vücudunda onlarca delik açmıştı ve Burak gözü yaşlı bir şekilde yere yığıldı. Orhan gülmeye başladı. Öyle çok güldü ki az önce baston tüfeğinin çıkardığı sesten daha çok ses çıkarmaya başladı. Gençliğindeki yeteneğinden hala bir şey kaybetmemiş olduðunu hissetti. Gülmesi öksürüğe ve öksürüğü boğulmaya dönüştü. Orhan elinde bastonuyla oraya yığıldı.

Berker Berki

0 yorum:

Yorum Gönder